Melisa Vardal – Türkiye’de müzik grupları, yurt dışındaki emsallerine kıyasla daha mı kırılgan bir yapıya sahip? Bu soru, uzun yıllardır müzik dünyasının gündeminde yer alıyor. Kimi gruplar kısa sürede parlasa da aynı hızla sönüyor, kimileri ise yıllarca varlığını sürdürmekte zorlanıyor. Peki, bu durumun nedenleri neler? Müzik endüstrisinin dinamikleri mi, yoksa kültürel farklılıklar mı? Müzik eleştirmenleri Egemen Limoncuoğlu, Naim Dilmener ve Özgür Yılgür yerli grupların karşılaştığı zorlukları, potansiyellerini ve geleceklerini değerlendirdi.
■Naim Dilmener: “Grupların ömrü Türkiye’de de yurt dışında da kısa”
Yurt dışında da gruplar çok uzun ömürlü olamıyor, bizde de öyle. Bunun yurt dışında bizdeki kadar dikkat çekmemesinin nedeni müzik endüstrisinin daha sağlam oluşu ve çok daha fazla grubun kurulup dağılması. Bizde ise grupların sayısı ‘60’ları bir tarafa bırakırsak her zaman daha azdı. Bu nedenle dağıldığında diyoruz ki “Aa bak onlar da dağıldı, azaldılar”. Bizde de mesela MFÖ gibi bir örnek var. Yılların grubu, 40 yıldan fazla. Yurt dışında da 40 yıl yaşamış grup sayısı çok fazla değildir. Şuna da dikkat etmek lazım. Aslında gruplar dağılıyor. Aradan bir zaman geçiyor sonra tekrar bir araya geliyorlar. O nedenle süreleri uzun gibi gözükebiliyor. Böyle dikkate alırsak o zaman bizde de Moğollar çok uzun süreli, Mavi Işıklar da öyle. Bu nedenle ben grupların Türkiye’de kısa süreli bir ömre sahip olduklarını düşünmüyorum.
■Egemen Limoncuoğlu: “Ekonomik zorluklar, hayallerdeki değişimler…”
‘90’lı yıllarda müzikten para kazanmak çok zordu, bu nedenle birçok yetenekli müzisyen hayallerinden vazgeçmek zorunda kaldı. Bugün olimpiyatlarda bile, bazı popüler spor dalları hariç, birçok sporcunun yan bir mesleği olduğunu görüyoruz. Aynı durum müzik grupları için de geçerli. Eskiden aileler, çocuklarının önce bir meslek edinmesini, müziği ise bir hobi olarak görmelerini isterdi, şimdi de durum pek farklı değil… Birçok grup, hayallerini gerçekleştirmek için aynı eve yerleşir ve tüm zamanlarını müzik yapmaya adar. Ancak hayatın akışı devam eder ve grup üyeleri aynı anda askere gidebilir, üniversiteye gidebilir, ekonomik bağımsızlık kazanmak için farklı yollara yönelebilir veya aile kurabilir. Zamanla insanların hayalleri, hedefleri ve yapmak istedikleri şeyler de değişebiliyor. Özellikle solistler, grubun ekran yüzü oldukları için daha çok tanınırlar ve bu durum bazen onların gruptan ayrılmasına neden olabilir. Diğer bir senaryo ise grubun kurucularının daha çok para kazanması ve diğer üyelerin maaşlı çalışan gibi hissetmesi. Bu durumda da grup üyeleri, “Ben de sizin gibi başarılı olmak istiyorum” diyerek ayrılabiliyorlar.
■Özgür Yılgür: “Grup kimyası oluşturmak zor”
Öncelikle günümüzde grup olabilmek pek de kolay değil. Birçok şeyi uzaktan hallettiğimiz bir noktada grup kimyası oluşturmak epey zor bir durum. Türkiye özelinde değerlendirince başka sıkıntılar da ortaya çıkıyor. Mesela bir rock grubu kurabilmek için ekipmana ya da prova alanına sahip olabilmek çok büyük bir mali yük. Bu çok uzun zamandır böyle aslında.
Diğer yandan toplumun müzisyenlik algısıyla da ciddi bir ilişkisi var bunun. Müzisyenlik bir hobi gibi değerlendiriliyor hâlâ. Bu durum, müzik yapma tutkusunu duyan birçok kişinin de kanıksadığı bir mesele aslında. Ekonomiyle de birleşince bu tutku çok çabuk ölebiliyor. Dolayısıyla bunun üzerine bir kültür inşası yapmak da epey güç bir durum.